
Ölü balık
Efsanelerin dışında Kur'an'da Hz. Musa ile Hızır kıssası anlatılırken dolaylı olarak hayat suyuna değinilir (bk. Kehf 18/60-82). Ayetlerde anlatılanları özetleyecek olursak karşımıza şöyle bir tablo çıkar: İsrailoğullarının peygamberi Hz. Musa, bir gün genç arkadaşıyla birlikte, kendisiyle buluşması emredilen kişiyle buluşmak üzere yola çıkar. Buluşma yeri "iki denizin birleştiği yer"dir (mecmau'l-bahreyn).
Hz. Musa burayı tanıyabilmek için, yanına aldığı balığı azık olarak kullanacaktır. Çünkü balığın canlanıp denize atlaması, buluşma yerini belirleyen bir işarettir. Ancak Hz. Musa'nın genç arkadaşı, deniz kıyısında uğradıkları kayanın yanında, balığın canlanıp denize atladığını haber vermeyi unutmuştur. Yolda yiyecek almak için durduklarında durumu ona bildirir. Bunun üzerine Hz. Musa oraya geri döner ve gerçekten aradığı kişinin orada olduğunu görür.
Başta Buhari ve Müslim olmak üzere, Ebû Dâvud, Tirmizî ve el-Müstedrek'te yer alan bazı hadislerde, Allah tarafından kendisine "rahmet" ve "gizli ilim" bahşedilen bu kulun isminin Hızır olduğu nakledilmiştir. Hz. Musa ve arkadaşının azık olarak aldıkları tuzlu balığın nasıl tekrar canlandığına dair Kur'an'da ve Buhari dışındaki hadis kaynaklarında bir açıklama bulunmamaktadır.
Bu sebebin sadece Buhari'de bulunan farklı bir rivayette açıklandığı görülmektedir. Bu hadise göre, "Hızır'la buluşacakları kayanın dibinde ayn denilen bir pınar vardı ki, ona 'hayat kaynağı' (aynu'l-hayât, âb-ı hayât) deniliyordu. O suyun değdiği hiçbir şey dirilmiyordu. Balık bu sudan sıçrayarak çıkıyordu." (Buhari, "Tefsir", 18/4). İslam kelam literatüründe âb-ı hayât kavramının ilk karşılaştığı yer burası olsa gerektir.
Ancak Buhârî, bu hadisi diğer rivayetlerden sonra, isnad zincirini vermeden ve şüpheli bir rivayet üslubuyla zikrederek söz konusu rivayete güvenmediğini göstermek istemiştir. Ancak bu hadis, Hızır meselesinde çok önemli bir yeri olan mitolojik âb-ı hayât kavramının o dönem Arap toplumunda çok iyi bilindiğini ispatlamaktadır. Balığın dirilmesiyle ilgili Kur'ân'da bir bilgi bulunmadığından Buhârî'deki rivayet önem kazanmış, diğer hadislerde de bir açıklama bulunmadığından balığın hayat suyundan sıçrayan suyla canlandığı açıklaması hemen hemen bütün kaynaklarda ilk sırayı almıştır.
Bunun bir sebebi de muhtemelen hayat suyuyla ilgili inançların halk arasında yaygınlaşmış olmasıdır. Nitekim bu kavram Hızır'dan bahseden bütün klasik kaynaklarda yer bulmuş ve giderek birçok folklor malzemesiyle zenginleşmiştir.